Sayfalar

2 Temmuz 2010 Cuma

Firmin; Hümanist Entel Serseri


Bir yabancılaşma öyküsü; ''İşte O''

‘’Havuzun kenarında arka ayaklarımın üzerinde durarak ve elimden geldiğince yukarıya uzanarak ilk defa kendimi görmüş oldum. Doğal olarak daha önceden aile efradımı görmüştüm ve sanırım onlara bakarak kendi görünüşümü de tahmin etmeliydim. Fakat o kadar önemli noktalarda birbirimizden ayrışıyorduk ki görünüşümüzün de farklı olacağını tahmin etmiştim; safça bir tahmin olduğunu anladım.
Sonuçta kendimi ilk görüşüm sıradan bir fareyi görmekle aynı değildi. Çok daha kişisel ve acı bir deneyimdi. Shunt veya Peewe’nin (kardeşleri) iğrenç suluetlerine bakmak kolay olsa da kendimin benzer haline bakmak korkunçtu. Bu acının yoğunluğunun kibrimle eşit orantıda olduğunu farkettim ama bu beni daha büyük bir hayal kırıklığına itti. Sadece çirkin değil bir de kibirliydim, kibirli olduğum için de aynı zamanda gülünçtüm de. İşte tam önümde duruyordu yansımam, hafif bükülmüş olsa da inkar edilemez bir gerçeklikte: kısa boylu, kalın belli, kıllı ve çenesiz. Tam bir maskara.
Çenem daha doğrusu çenemin olmayışı canımı çok acıttı. Sanki tamamen ahlaktan yoksun olduğumu gösteriyordu, aslında bu yokluk hiçbirşeyi göstermese de. Siyah pörtlek gözlerim bana iğrenç bir kurbağa havası veriyordu. Kısaca, kaypak, dönek, sahtekar bir yüzüm vardı, gerçekten aşağılık bir karakterin yüzü. Haşere Firmin!!!. Fakat, çenesiz olmam, sivri bir burun, sarı dişler gibi detaylar genel çirkinliğimle kıyaslandığında önemli değildi. Güzellik anlayışımın Tenniel’in Alice çizimleriyle kısıtlı olduğu o dönemlerde bile karşımda gördüğüm şeyin çirkin olduğunu biliyordum. Bu tezat, yürek burkan aşılması olanaksız uzaklık, sonradan Ginger, Fred, Rita, Gary, Ava ve diğer tüm hurilerim gibi gerçekten güzel yaratıkların farkına varınca daha da büyüdü. Aramızdaki fark katlanılamayacak bir derecedeydi.
O günden itibaren kendi yansımamdan uzak durmak için çabaladım. Aynalardan kaçmak kolaydı ama pencerelerden ve jantlardan sakınmak o kadar kolay olmuyordu. Ne zaman kendi yansımamı görsem bir canavar görmüş gibi korkar ve iğrenirdim. Doğal olarak, gördüğüm canavarın yine kendim olduğunu kısa sürede anlardım ve sonrasında hissettiğim üzüntüyü tarif edemem. Bu yüzden küçük bir akıl oyunu geliştirdim: ne zaman yansımamı görsem, ‘’işte ben’’ deyip ağlamak yerine, ‘’işte O’’ deyip kaçmaya başladım…..’’
(Firmin- Tom Savage)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder