Kimlik, insanın stratejisidir diyenler yanılıyor; aslında strateji boyutuna getirilen kişiliktir. Kişilik ile kimliği ayırmak gerek. Kişilik, genetik bir varyasyondur, elinde tuttuğun sahip olduğun ve gerektiğinde ailenden de destek alabileceğin uzantılar taşır; oysa kimlik sosyal bir değişimdir. Olgudur. Soruyorlar: ‘’Yani diyorsun ki kişilik sende olandır; kişilik ise sende olanın çevreye uyarlanmış biçimidir? Öyle mi?!’’
Hayır, uyarlanmak denmez ona. Uyarlanmak, bir değişim değildir. Benzeme, bir karşılık gelme biçimidir.
Çeviridir aslında. Kimlik; çevrenin ve hayatın etkisi altında kalmaktan çok onlarla birlikte kişiliğine yenilik ya da farklılık eklemektir. Örneğin yeşil gözlü bir anne ve babanın çocuğu yeşil gözlü olabilir; bu genetiktir. Ama bakmayı sosyal çevreden öğrenir. Sonuçta göz kişiliktir, bakmak kimliktir.
Kişilik, olduğu gibi gelir genden. Değişmez, bükülmez. Kimlik ise yaşadıkça şekillenen bir yandır. Ne kadar zeki olsan da kıskançlığını yenemeyebilirsin. Bu kişilik parçasıdır. Ama insanın parti, ülke, ideoloji değiştirmesi ise kimliğiyle ilintilidir. Yaşadıkçadır. Öğrenilebilenbirşeydir kimlik.