Sayfalar

9 Ağustos 2010 Pazartesi

Bay Kişilik / Bayan Kimlik

   Kimlik, insanın stratejisidir diyenler yanılıyor; aslında strateji boyutuna getirilen kişiliktir. Kişilik ile kimliği ayırmak gerek. Kişilik, genetik bir varyasyondur, elinde tuttuğun sahip olduğun ve gerektiğinde ailenden de destek alabileceğin uzantılar taşır; oysa kimlik sosyal bir değişimdir. Olgudur. Soruyorlar: ‘’Yani diyorsun ki kişilik sende olandır; kişilik ise sende olanın çevreye uyarlanmış biçimidir? Öyle mi?!’’
  Hayır, uyarlanmak denmez ona. Uyarlanmak, bir değişim değildir. Benzeme, bir karşılık gelme biçimidir.
Çeviridir aslında. Kimlik; çevrenin ve hayatın etkisi altında kalmaktan çok onlarla birlikte kişiliğine yenilik ya da farklılık eklemektir. Örneğin yeşil gözlü bir anne ve babanın çocuğu yeşil gözlü olabilir; bu genetiktir. Ama bakmayı sosyal çevreden öğrenir. Sonuçta göz kişiliktir, bakmak kimliktir.
  Kişilik, olduğu gibi gelir genden. Değişmez, bükülmez. Kimlik ise yaşadıkça şekillenen bir yandır. Ne kadar zeki olsan da kıskançlığını yenemeyebilirsin. Bu kişilik parçasıdır. Ama insanın parti, ülke, ideoloji değiştirmesi ise kimliğiyle ilintilidir. Yaşadıkçadır. Öğrenilebilenbirşeydir kimlik.
  Kişilik sabit kriterlerden oluşur. Kimlik göreceli ve yer yer gevşektir. Aşık olduğunuz, insanın kişiliği mi, kimliği mi? Bunu irdelemek lazım. ‘’Sen değiştin’’ dediğin insanın kimliği değişmiştir. ‘’Ben değişmedim’’ diyen ise kişiliğini savunmaktadır.
  İşte o zaman şekillenen kişiliği değil, toplumsal kimliğidir. Psikiatrlar böylesi bir kimliğin altındaki kişiliği bularak onu iyileştirmeye çalışırlar. Sakatlanan kimliğin altındaki kişilik, bunursa o kişi bir şekilde iyileşebilir.
  Kişilik bir ağaçsa kimlik onun meyvesi durumundadır.aslında çok da ayrı düşünemeyiz.
  Ama insan meyva vermeye meyilliyse aslında şunu da düşünmeli; elma ağacı elma verme meyili taşır, ancak bu aynı zamanda zorunluluktur o ağaç için. Yani elma ağacı yalnızca elma verir. Bu da yer yer tutucu bir kimliğin oluşmasına yol açabilir.
  Demek istediğim şu: Elma ağacı, iyi tutunur ve sulanırsa elbette meyve verecektir, ama meyvesi yalnızca elma olacaktır, başka bir meyve verme şansı yoktur. Bana göre aslolan her meyveyi verebilecek bir kişilikle hareket edebilmek (çok yönlü düşünmek ve duyumsamak).
  Tarlayı daha çok toplum olarak görebilirim; yani farklı bireylerden olaşan bir topluluk. Ben çoğu kere kişinin kendi düşünsel / duyusal olanaklarını zorlamasının faydalarına da inanıyorum; elbette dediğim gibi riskli bir olaydır bu.ağacın biyolojisi bozulabilir; ancak, adı üzerinde DEĞİŞİM. Bu kimliksel değişimi, çeşitliliği sağlıklı bir yol üzerinde tutabilmek de işte baştan beri konuştuğumuz kişiliğin gücüne bağlı. Güçlü kişilik, her türlü evrimsel kimlik değişimlerini denetleyebilir.
  Risk, hızı artıran bir şey bu durumda. Ters de tepebilir. Ancak hayatı ve evreni merak eden beyinler ve organizmalar fikrimce bu tehlikeyi göze alamalı. Basitçe söylersek çoğu çılgın bilim adamının çılgın diye anılması bu yüzden değil mi? Ya da idolleştirilmiş kimi sanatçıların sonunda intihara sürüklenmesi bu riskle bağlantılı değil mi?

(Lucifer'ın Bisikleti - Küçük İskender)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder