Sayfalar

14 Ekim 2010 Perşembe

Ninatta'nın Bileziği

Hoş geldin, ey, uzak yolların yolcusu,
ey, güzel haberlerin müjdecisi,
ey omuzlarında yılların bilge yorgunluğunu,
gözlerinde bilnmezin heyecanını taşıyan kişi,
yaşlı ülkeme,
Hattilerin bin Tanrılı toprağına,
güzel Hattuşa'ya hoş geldin...
Hastalanmış mutluluğa,
uzun ömürlü kedere, sona erdireceğin yasıma hoş geldin.
Öksüz sokaklara, kimsesiz meydanlara,
boynu bükük evime hoş geldin.

Seni bekliyordum.
Uzun geceler, uzun günler boyunca,
neşeli baharlar,
doygun yazlar,

yorgun sabahlar,
kavruk kışlar boyunca,
uzun, çok uzun yıllar boyunca.
Hoş geldin.

Kaç savaş geçti bu topraklardan, kaç talan,
kaç kral çıktı tahta, kaç kral hükmedemez oldu,
kaç insan öldü, kaç insan doğdu,
kaç ihanet, kaç aşk,
kaç bayram, kaç ayin,
kaç hasat, kaç düğün yaşandı.
Seni bekliyordum.

Tanrılar bizi, Kadeş'te yeryüzünün en korkunç lanetiyle,
savaşla cezalandırmadan,
seni bekliyordum.
Kadeş'te yer yüzünün en büyük savaşı henüz başlamadan.
Seni bekliyordum,
biricik aşkım Nuvanza, Kadeş'e gitmeden.
Seni bekliyordum,
yiğit Nuvanza Kadeş toprağında kaybolmadan.
Seni bekliyordum,
yas, ihtiyar kadınların yüzlerini göz yaşlarıyla yıkamadan;
ölüm, genç gelinlerin saçlarını zamansız ağartmadan,
savaş, çocukların oyunlarına koyu bir bulut gibi çökmeden.
Seni bekliyordum,
Kral Muvatalli daha savaş emrini vermeden.
Hattuşa boşaltılmadan,
Mısır Kral Ramses, kadeş üzerine yürümeden,
askerlerin genç bedenleri savaş meydanında çürümeden.
Seni bekliyordum,
kim olduğunu bilmeden,
ama sana verilen görevi yapacağını adım gibi bilerek.
Seni bekliyordum,
kim olduğunu merak bile etmeden,
ama senden emin olarak.
Seni bekliyordum,
binlerce yıllık özlemini dindirmen için.
Seni bekliyordum,
yarım kalmış şarkımı tamamlaman için.
Seni bekliyordum,
biricik aşkım, yiğit Nuvanza ile ruhlarımızı buluşturman için,
Seni bekliyordum,
bana yardım etmen için.
Seni bekliyordum,
tanrılara duyduğum inancı yitirmemem için.
Seni bekliyordum,
kendimi, Kral Tabarna soyundan gelen atalarımı,
bir zamanlar Ay Tanrıçası'yla eş tutulan güzelliğimi,
kendi adımı, Ninatta'yı unutmamak için.

Hoş geldin...
Biliyorum ki, duydukların aklını karıştıracak,
biliyorum ki, gözlerin gördüklerine inanmayacak.
Sakın şaşırma,
sakın yolundan dönme.
Beni, karanlıkta gördüğün  boş bir süret sanma sakın.
Ben, Panku meclisinin üyesi soylu Maruvaş'ın kızı,
yiğit komutan Nuvanza'nın bahtsız kadını Ninatta'yım.
Seni bekliyordum.
çünkü soylu Nuvanza Kadeş'e doğru yola çıkmadan önce,
savaşın ortasında kayıplara karışmadan önce,
senin geleceğini söyledi.
Seni bekliyordum,
çünkü bunu bana nuvanza söyledi.
çünkü Nuvanza bunu Göğün Güneş Tanrısı'ndan duydu.
Seni bekliyordum,
çünkü, bunu uykumda bana,
Hakimem Arinna'ın Güneş Tanrıçası da söyledi.
Göğün Güneş Tanrısı'nın ağzıyla konuşan yiğit Nuvanza
ve Hakimem Arinna'ın Güneş Tanrıçası bana dedi ki:
Seni mutluluğa kavuşturacak kişi,
yılların ötesinden gelecek.
O, zamanın büyüsüyle yabancı bir ülkeye dönüşmüş olan
bu toprakların insanı olacak.
O, büyük savaşların içinedn gelmiş biri olacak.
O, derin acıların,
çiğ gibi büyüyen kederlerin,
sel gibi büyüyen gözyaşlarının içinden gelen biri olacak.
O gelecek ve yazdıklarını okuyacak.
O gelecek ve seni anlayacak.
O gelecek ve senin üzerindeki laneti kaldıracak.
O gelecek ve seni, soylu Nuvanza'ya kavuşturacak.
Ona, Göğün Güneş Tanrısı'nın izniyle,
yiğiy Nuvanza'nın yaptırdığı on iki bilezik halkasını anlat.
Ona de ki;
O bilezikler ki, sadece ilki bendedir.
Diğerlerinin her biri ayrı bir şehirde,
ayrı bir yerde gömülüdür.
Ona de ki;
Sen, o şehirlere git.
Sen, o bilezikleri topla.
Ona de ki;
Her bilezikte bir sonraki bileziğin nerede olduğu yazılıdır.
Ona de ki;
sen o bilezikleri toplarsan,
benim biricik sevgilim, güçlü erkeğim,
Yiğit Nuvanza bana geri dönecek.
Ona de ki:
Bunlar benim değil, Tanrıların dileğidir.
Tanrıların dileğini yerine getirmek;
kurumuş tarlaya su vermek kadar güzel,
aç bir insanı doyurmak kadar iyi,
sevgiliyle diz dize oturmak kadar mutluluk vericidir.
Ona de ki;
Tanrıların dileklerini yerini getirmemek;
tarlayı kurutmak,
yoksulu aç bırakmak,
sevgiliye sırtını dönmek kadar kötüdür.
Eğer sen sevgiliye sırtını dönersen,
Tanrılar da sana sırtını döner,
ve seni lanetler içinde bırakırlar.
Ona de ki;
Sen, eni yiğit Nuvanza'ya kavuştur,
ben de sana mutlu bir ömür dileyim.
Çünkü aşıkların dileği kabul olur.

1 yorum: