Sayfalar

23 Ocak 2011 Pazar

Felsefe ve Yaşam

Günümüzde felsefe, anlayışlı insanlar arasında bile, ne teorik ne pratik hiçbir yararı olmayan boş ve kuru bir söz olup kaldı. Bence bunun nedeni, felsefenin çevresini saran safsatalardır. Felsefeyi, çocuklar için ulaşılmaz, asık yüzlü, çatık kaşlı ve belalı göstermek, büyük bir hatadır. Onun yüzüne bu sahte, bu kaskatı bu somurtkan maskeyi kim takmış? Oysa felsefe, mutlu yaşamayı emreder bize. Üzgün ve buz gibi soğuk bir yüz, içimizde felsefenin barınmadığını gösterir.
Felsefeyi barındıran ruh, kendi sağlığıyla bedeni de sağlam etmeli. Huzur ve zindeliğin ışığı, ta dışarıdan görünmelidir. Dış varlığı kendi bünyesine uydurmalı ve böylece ona sevimli bir gurur, hareketli ve neşeli bir tavır, hoşnut ve güleryüzlü bir hal vermelidir. Onun durumu aydan daha yukarıda olan şeylerin durumu gibidir. Hem gizemli hem de rahat! Öğrencilerini çamur ve kir içinde yaşatan felsefe değil, Barocco ve Baraliptonculardır.* Onlar felsefenin sadece adını duymuşlardır. Yoksa nasıl olur? Felsefe ruhun fırtınalarını dindirmeyi, açlığı ve hastalığı sabırla karşılamayı bir takım uydurma falcı işaretleriyle değil, doğal ve somut yollarla öğretmeye çalışır.
Felsefenin amacı, erdemdir; bu erdem de okulların söylediği gibi sarp, yalçın ve çıkılmaz bir dağın başına dikilmiş değildir. Ona yaklaşanlar, tersine güzel